Vücudumuz Bilmecesini Çözelim (Karaciğer) 4. Sınıf Fen Bilgisi

"https://i0.wp.com/www.haydisohbet.com/saglik/saglik_bilgileri/resimler/karaciger.jpg" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor.

Karın boşluğunun sağ üst kısmında yer alan karaciğer, kan dolaşımı içinde mükemmel bir filtre görevini üstlenmiştir. Suda çözülebilen, vücut artığı basit maddeler böbrekte temizlenirken, ilaçlar ve hormonlar gibi karmaşık yapılı atıkları karaciğer temizler.

Savunma sistemini lojistik yönden destekler: Karaciğer sadece beslenme ve metabolizma atıkları için bir filtre olarak kalmamakta, ayrıca bağışıklık maddeleri olan globulinleri ve damar tamir grupları olan enzimleri de üretmektedir.

Bakterileri temizler: Karaciğerde bulunan Kupffer hücreleri, buradan geçen, özellikle de bağırsaklardan gelen kanda bulunan önemli miktardaki bakterileri yutarlar. Kupffer hücreleri kandaki parçacıkların ya da öteki yan ürünlerin artması durumunda, bunları kandan filtre edebilmek için kendi sayılarını da artırırlar.

Vücudun enerji kaynaklarını üretir: Karaciğerin özelliklerinden biri de vücudun en önemli enerji kaynağı olan glukozu üretmesidir.

Normal beslenme sırasında alınan glukoz, glikojene çevrilerek karaciğerde depolanır. Karaciğer kandaki glukoz oranını devamlı kontrol eder. Yemek aralarında besin alınmadığı ve kandaki glukoz miktarı düşmeye başladığı zaman, karaciğer depoladığı glikojeni tekrar glukoza çevirerek kana verir. Böylece kandaki glukoz düzeyinin fazlaca düşmesi engellenmiş olur. Karaciğer ayrıca yağ asitleri ve amino asitlerden de glukoz üretebildiği gibi, enerji üretiminde kullanılması mümkün olmayan diğer karbonhidratları da glukoza çevirebilir.

Kanı depolar: Karaciğer, genişleyebilen veya küçülebilen bir yapıya sahiptir. Bu özelliği sayesinde kan damarlarındaki kanı depolayabilir veya salabilir.

Karaciğer sağlıklı bir vücutta, toplam kanın %10’unu, yani 450 ml kanı bünyesinde tutar. Bazı durumlarda, örneğin kalp yetmezliği söz konusu olduğunda vücutta dolaşan kan miktarı, kalbin çalışma temposuna fazla gelecektir. Bu durumda karaciğer kan tutma hacmini iki kat daha artırarak, 1 litre kanı fazladan depolar. Böylece kalbin, kaldırabileceği bir tempoda çalışmasına fırsat yaratır.

Vücutta kan ihtiyacı arttığında ise (örneğin ağır egzersizler sırasında) karaciğer, bünyesinde depoladığı kanı dolaşıma vererek kan ihtiyacını giderir.

Ekonomik çalışır: Kaslarda glukoz harcanması sırasında, metabolizma artığı olan laktik asit açığa çıkar. Laktik asit kasta kaldığı sürece acı verir ve çalışmasını engeller. Karaciğer bu asidi kaslardan toplar ve yeniden glukoza döndürebilir.

Ölü alyuvarların yenilerini üretir: Karaciğer ve dalak, ölen alyuvarların yerine yenilerinin üretildiği, proteinin büyük bir kısmının parçalandığı ve amino asitler olarak yeniden farklı amaçlar için kullanıldığı yerdir. Karaciğer ayrıca, vücutta önemli işlevleri olan demirin de depolandığı organdır.

Bu haliyle vücudun en gelişmiş deposudur. Tüm mineralleri, proteinleri, az miktarda yağı ve vitaminleri karaciğer depolar. İhtiyaç duyulduğunda, depoladığı maddeyi en kısa yoldan gerekli bölgeye verir. Vücudun yeterli enerjiye sahip olup olmadığını hassas bir biçimde denetler, bunun için özel bir haberleşme sistemi geliştirmiştir. Vücuttaki tüm organlar karaciğer ile bağlantılıdır.

Kendi kendini onarabilir: Karaciğerin kendi kendisini tamir etme yeteneği de vardır. Bir kısmı tahrip olsa, kalan diğer hücreler hemen çoğalarak eksik kısmı tamamlar. Hatta organın üçte ikisi alınsa bile, kalan kısım karaciğeri bir bütün olarak yeniden meydana getirebilir.

Organ kendi kendisini onarırken, ölen ve zedelenen hücrelerini ortamdan uzaklaştırır ve yerine yenilerini koyar. Bir karaciğer hücresi, yaklaşık 500’den fazla işlemi yapabilecek yetenektedir. Bu işlemleri, birbiri arkasından değil çoğu kez aynı zamanda başarmaktadır.

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim (Kas ve Deri) 4. Sınıf Fen Bilgisi

ÇEŞİTLİ VÜCUT ÖRTÜLERİ

Omurgalı hayvanların vücut örtüleri deridir. Deri üst deri (epidermis) ve alt deri (dermis) olmak üzere iki kısımdan oluşur.

Şekil : insanda Derinin Bölümleri

İnsan derisi de diğer memelilerin derisine benzer şekilde epidermis ve dermisten meydana gelir.

Derinin başlıca görevleri;

  • Vücuda mikropların girmesini engeller.

  • O2 ve CO2 alışverişine yardım eder.

  • Terleme ile hem boşaltıma yardımcı olur, hem de vücut ısısının düzenlenmesini sağlar.

  • Yapısında bulunan duyu reseptörleri sayesinde sıcaklık, soğuk, sertlik, yumuşaklık, basınç ve ağrı gibi uyartıları algılar.

  • Hassas dokuları dış etkilerden korur.

  • Zararlı ışınların vücuda girmesini azaltır veya engeller.

KAS SİSTEMLERİ

Kaslar, canlı organizmada hareket sistemini meydana getiren yapılardandır. Kasların en önemli özellikleri uzayıp kısalma yeteneğine sahip olmalarıdır.

A. KAS ÇEŞİTLERİ

Kaslar, anatomik yapılarına ve çalışma özelliklerine göre; çizgili kas, düz kas ve kalp kası olarak ayrılır.

1. Çizgili Kaslar (İskelet Kasları)

  • Çizgili kas hücreleri, uzun ve silindir şeklinde hücrelerdir.

  • Bir kas teli boyunca birden çok çekirdek bulunur.

  • Kas hücrelerinin sınırları belirli değildir ve sitokinez (sitoplazma bölünmesi) görülmez.

  • Beynin kontrolünde, isteğimizle çalışırlar.

  • Düz kasa oranla daha hızlı kasılırlar.

  • Eklem bacaklılardaki kaslar bu tiptendir.

Şekil : Bir Çizgili Kasın Yapısı

  • Çizgili kas liflerinde açık ve koyu bantlar, özel proteinlerin farklı düzende sıralanmasından oluşur. Bu proteinler aktin (açık) ve miyozin (koyu) dir.

2. Düz Kaslar

Düz kas hücreleri mekik şeklinde olup,

  • Otonom sinir sisteminin kontrolünde, isteğimiz dışında çalışırlar.

  • Kasılmaları yavaş ve düzenlidir.

  • Omurgalılarda sindirim, solunum, dolaşım, üreme ve boşaltım sistemlerinin duvarlarında bulunur.

  • Eklem bacaklılar hariç, omurgasız hayvanlar düz kaslara sahiptir.

  • Her hücrede bir tane çekirdek bulunur.

3. Kalp Kası (= Miyokard)

  • Çizgili kas yapısındadır, isteğimiz dışında çalışır.

  • Liflerindeki telcikler tek çekirdeklidir.

  • Çekirdekler hücrenin ortasında bulunur.

  • Kalp kası dallanmış bir yapıya sahiptir.

  • Kas telleri kısa boyludur. Birbirine bağlandıkları yerlerde ara diskler bulunur.

B. ÇİZGİLİ KASLARIN ÇALIŞMASI

Çizgili kasların kasılması, aktin ve miyozin iplikçiklerinin birbiri içine kaymasıyla oluşur (Kayan iplikler hipotezi). Bir çizgili kas demeti boyunca ışığı az ve çok kıran bölgeler vardır.

Bunlardan açık renkli olanlar aktin ipliklerinden oluşmuş olup, I bandı adını alır. Koyu renkli olanlar miyozinden meydana gelir ve A bandı adını alır. I bandının ortasındaki birleşme noktalarına Z çizgisi denir. İki Z çizgisi arasında bulunan bölgeye sarkomer denir ve kasılmanın birimi olarak kabul edilir. A bandının ortasındaki açık görünen bölgeye ise H bandı denir. Bantlaşmalar ve kasılma anındaki durumları aşağıdaki şekillerde gösterilmiştir.

Şekil : Kasılmanın Şematik Gösterilişi

Kasılma sırasında A bandının boyu değişmezken, I bandı kısalır ve H bandı görünmez olur. İki Z çizgisinin birbirine yaklaşmasıyla kasın boyu kısalır. Gevşeme anında ise kas eski özelliğine kavuşur.

1. Kasın Kasılma Evreleri

Bir kasın kasılması ve gevşemesi sürecinde üç evre ayırt edilir.

a. Bekleme (Latent) Evresi : Uyarının uygulanması ile kasılmanın başlaması arasında geçen süredir. Yaklaşık 0,01 saniye sürer.

b. Kasılma Evresi : Kasılmanın başladığı an ile gevşemenin başladığı an arasındaki süredir.

c. Gevşeme Evresi : Kasın gevşeyerek eski halini almasıdır. Yaklaşık 0,05 saniye sürer.

2. Fizyolojik Tetanoz

Kasa arka arkaya uyarı verilirse, kas gevşemeye vakit bulamaz, kasılı bir vaziyette kalır. Bu duruma fizyolojik tetanoz denir.

3. Kasılmanın Kimyasal Açıklanması

Kasların kasılabilmesi için gerekli enerji öncelikle ATP’den sağlanır. Sonra sırasıyla, kreatin fosfat, glikoz ve glikojen kullanılır.

Kaslarda kasılma anında bazı maddelerin miktarı azalırken bazılarının miktarında artma meydana gelir. Bu maddeler aşağıdaki tabloda verilmiştir.


Kasların kasılması sinirler tarafından verilen emirler ile olur. Bu sinirlerin kastaki uçlarına “motor uç plağı” denir.

Motor uç plağına uyartı gelince sinir uçlarından asetil kolin salınır. Bu madde kasın E. retikulumundan (= sarkoplazmik retikulum) Ca++ iyonlarının aktin ve miyozin lifleri arasına salınmasını sağlar. Ca++ iyonları varlığında ATP, ADP ile fosfata ayrılır ve kasılma için gerekli enerji sağlanmış olur.

4. Kasılmada “Ya hep ya hiç” Prensibi

Kas, eşik değeri altındaki uyarılara tepki göstermez. Eşik değerindeki uyarıya ise bütün şiddetiyle tepki gösterir. Uyarı şiddeti daha da artsa bile kasın verdiği tepki şiddeti değişmez. Buna “ya hep ya hiç” prensibi denir.

Şekil : Kasların Çalışma Mekanizması

5. Kas Tonusu

Kaslar, çalışmadığı süre içerisinde bile az da olsa kasılı halde bulunurlar. Buna kas tonusu denir.

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim (İskelet) 4. Sınıf Fen Bilgisi

https://i0.wp.com/www.torpil.com/torpil/oss_oks_kpss_yds/anfi/biyoloji/l/iskelet_sekil03.gif

İskelet 206 ayrı parçanın birleştirilmesinden oluşmuş gerçek bir mühendislik harikasıdır. İnsan vücudu, birbirine eklenmiş bu parçalar sayesinde olağanüstü bir hareket kabiliyetine sahip olur. Bugüne kadar yapılmış hiçbir robot, insan vücudunun hareket kabiliyetini taklit edememiştir.

İskelet başlı başına bir mühendislik harikasıdır. Vücudun yapısal destek sistemidir. Aynı zamanda beyin, kalp, akciğer gibi hayati organların korumasını yapar, iç organlara destek olur. İnsan vücuduna, hiçbir yapay makina tarafından taklit edilemeyen üstün bir hareket kabiliyeti verir. Dahası kemik dokusu çoğu kimsenin zannettiği gibi cansız değildir. Kemik dokusu vücudun kalsiyum, fosfat ve birçok önemli mineralinin bankasıdır. Vücudun ihtiyacına göre bu mineralleri depo eder veya daha önceden depo ettiklerini vücuda verir. Bütün bunların yanı sıra kırmızı kan hücrelerinin üretimi kemikler tarafından yapılır.

İskelet bütün olarak mükemmel bir işleve sahip olmasının yanında, iskeleti oluşturan kemikler de üstün bir yapıya sahiptirler. Vücudun taşınması ve korunması gibi önemli bir görevi üstlenen kemikler, bu işi rahatlıkla yerine getirebilecek kapasitede ve sağlamlıkta yaratılmışlardır. Vücudun karşılaşacağı zor durumlar da hesaba katılmıştır. Örneğin; uyluk kemiği, dikey durumda bir ton ağırlığı kaldırabilecek kapasitededir. Nitekim atılan her adımda bu kemiğimize, vücut ağırlığımızın üç katı kadar bir yük binmektedir. Hatta sırıkla yüksek atlama yapan bir atlet yere inerken kalça kemiğinin her santimetrekaresi 1400 kiloluk bir basınca maruz kalır. Peki kemik denen ve bir tek hücrenin bölünmesi sonucunda ortaya çıkan bu yapıyı, bu kadar kuvvetli kılan nedir? Sorunun cevabı kemiklerin eşsiz yaratılışında gizlidir.

Konuyu daha iyi anlamak için günümüz teknolojisinden bir örnek vermek yerinde olacaktır. Büyük ve yüksek yapıların inşasında kafes sistemleri kullanılır. Bu inşaat tekniğinde yapının taşıyıcı elemanları, yekpare yapıda değil, birbiri içine geçmiş, kafes şeklinde çubuklardan oluşur. Ancak bilgisayarlarla yapılabilecek karmaşık hesaplar sayesinde, büyük köprüler ve endüstriyel yapılar çok daha dayanıklı ve daha ucuza inşa edilmektedirler.

İnsan vücuduna ait uzun kemiklerin içindeki muhteşem organizasyon ve kemik kesitinin mikrografiği. Kan hücreleri üreten, vücudun mineral bankası olan kemikler canlıdırlar .

İşte kemiklerin iç yapısı da, insanların binalarda ve köprülerde kullandığı bu kafes yapı sistemiyle benzer bir yapıdadır. Önemli bir farkla; kemik içindeki sistem, insanların geliştirdiğinden çok daha üstün ve karmaşıktır. Bu sayede kemikler, hem son derece sağlam, hem de rahatlıkla kullanılabilecek hafifliktedirler. Eğer aksi olsaydı, yani kemiklerin içi, dışı gibi sert ve tamamen dolu olsaydı, hem kemik ağırlığı insanın taşıyabileceğinin çok üzerinde olurdu, hem de kemiğin yapısı gevrek ve sert olup en küçük bir darbede çatlama ve kırılma yapardı.

Kemiklerimizin bu mükemmel tasarımı, bizim son derece rahat bir hayat sürmemizi, çok zor hareketleri kolaylıkla ve hiç acı duymadan yapabilmemizi sağlamaktadır. Kemiğin yapısının bir başka özelliği de vücudun gerekli bölgelerinde esnek bir yapıya sahip olmasıdır. Örneğin göğüs kafesi; kalp ve akciğer gibi hayati organları korurken, bir yandan da akciğerlere havanın dolmasını ve boşalmasını sağlayacak şekilde genişler ve büzülür.

Kemiklerin esneklikleri zamanla değişebilir. Örneğin kadınlarda leğen kuşağı kemikleri, hamileliğin son aylarına doğru gevşer ve birbirlerinden biraz ayrılırlar. Bu son derece önemli bir ayrıntıdır, çünkü bu gevşeme sayesinde bebeğin başı doğum sırasında ezilmeden dışarı çıkabilir.

Kemikteki mucizeler bunlarla da sınırlı kalmaz. Kemikler esneklikleri, dayanıklılıkları ve hafifliklerinin yanı sıra, kendilerini tamir etme özelliğine de sahiptirler.Bu da vücuttaki pek çok işlem gibi, milyonlarca hücrenin beraber çalışmasıyla gerçekleşir.

İskeletin hareket kabiliyeti de üzerinde durulması gereken önemli bir ayrıntıdır. Her adım atışımızda omurgamızı oluşturan omurlar birbiri üstünde hareket ederler. Bu sürekli hareket ve sürtünme, omurların aşınmasına sebebiyet verecekken bu tehlikeyi önlemek için her bir omur arasına disk denen dayanıklı kıkırdaklar yerleştirilmiştir. Bu diskler amortisör görevi yaparlar. Dahası her adım atışta, vücut ağırlığından kaynaklanan bir tepki kuvveti yerden vücuda gelir. Bu kuvvet, omurganın sahip olduğu amortisörler ve “kuvvet dağıtıcı” kıvrımlı şekli sayesinde, vücuda zarar vermez. Eğer tepkiyi azaltan esneklik ve özel yapı olmasa, ortaya çıkan kuvvet direk kafatasına iletilirdi ve omurganın üst ucu, kafatası kemiklerini parçalayarak beynin içine girerdi.

Kemiklerin birbirlerine eklendikleri yerlerde de yaratılışın delilleri görülür. Eklemler bir ömür boyunca hareket ettikleri halde yağlanmaya ihtiyaç duymazlar. Biyologlar bunun nedenini araştırdılar: Eklemlerdeki sürtünme nasıl ortadan kalkıyordu?

Bilim adamları, olayın “tam bir yaratılış mucizesi” olarak nitelendirilebilecek bir sistemle çözüldüğünü gördüler: Eklemlerin sürtünme yüzeyleri, ince ve gözenekli bir kıkırdak tabakasıyla kaplanmıştır ve bu tabakaların altında ağdalı ve kaygan bir sıvı bulunur. Kemik, eklemin bir yerine baskıda bulunursa bu sıvı gözeneklerden dışarı fışkırır ve eklem yüzeyinin “yağ gibi” kaymasını sağlar.

Atılan her adımda, vücudun ağırlığı yüzünden, yerden vücuda doğru bir tepki kuvveti doğar. Eğer omurlar arasında bulunan amortisörler olmasa ve omurga dümdüz bir yapıya sahip olsaydı, bu kuvvet direkt olarak kafatasına iletilirdi. Bunun sonucunda, omurganın üst ucu, beynin içine girer, kafatası kemiklerini parçalardı.

Tüm bunlar insan bedeninin çok mükemmel bir tasarımın, daha doğrusu üstün bir yaratışın ürünü olduğunu göstermektedir. İnsan bu mükemmel tasarım sayesinde birbirinden çok farklı hareketleri büyük bir hız ve rahatlık içinde yerine getirir.

Herşeyin bu kadar mükemmel olmadığını mesela tüm bacağımızın tek bir uzun kemikten meydana geldiğini düşünün. Yürümek büyük bir sorun haline gelecek, son derece hantal ve hareketsiz bir bedenimiz olacaktı. Bir yere oturmak bile güçleşecek, bu tür hareketler sırasındaki zorlamalar nedeniyle bacak kemiği kolaylıkla kırılabilecekti. Oysa insanın iskeleti, vücudunun her hareketine kolaylıkla izin verecek bir yapıdadır.

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim (Solunum) 4. Sınıf Fen Bilgisi

https://i0.wp.com/www.turkcebilgi.com/images/imgk/solunum_sistemi.gif

Vücutta bulunan bütün sistemler (sindirim, dolaşım, solunum ve boşaltım) birbirleriyle uyum ve işbirliği içinde çalışırlar. Şekilde bu sistemlerin birbirleriyle olan ilişkileri ve bağlantıları görülüyor.

Solunum hassas dengeler üzerine kuruludur. Solurken ciğerlerimize çektiğimiz havanın soğuk ve kirli olması sağlığımızı olumsuz yönde etkiler.

Bu yüzden havanın önceden temizlenmiş ve ısıtılmış olması gerekmektedir. Burnumuz tam da bu işe uygun olarak yaratılmıştır; burun duvarlarında bulunan kıllar ve içerideki yapışkan madde, içeri giren havadaki tozları yutarak süzme işini gerçekleştirir. Ayrıca hava, burun içindeki kıvrımlardan geçerek ısınır. Burun kemikleri içinde öyle özel bir yapı vardır ki içeri giren hava, burun içinde ancak birkaç tur attıktan ve ısındıktan sonra ciğerlere gidebilir. Küçücük bir kemiğin içinde hava akımına bir kaç tur attıracak yapı ancak özel bir tasarım sayesinde ortaya çıkabilir. Çünkü havanın hareketini yönlendirmek bir takım hesap ve planlamanın sonucunda gerçekleştirilebilir. Bütün bu saydığımız basamaklar sonucunda içeri giren hava nemlendirilmiş ve tozlardan arınmış şekilde nefes borusuna gelir. Böyle özel bir yapının, bir başka sistemin ihtiyacına cevap vermek -ciğere giden havayı ısıtmak ve temizlemek- için var olması her iki sistemi Allah’ın özel olarak yarattığının bir delilidir.

Kaynak: Muhammedhasenoğlu.com

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim (Sindirim Sistemi) [4. Sınıf Fen Bilgisi ]

https://i0.wp.com/www.torpil.com/torpil/oss_oks_kpss_yds/anfi/biyoloji/m/sindirim_sekil03.gif Sindirim sistemi ağız, tükürük bezleri, mide, pankreas, karaciğer, ince ve kalınbağırsakların birbirleriyle uyum içinde çalıştıkları, her elemanın kendi görevini yerine getirdiği bir sistemdir. Bu sistemde bulunan organlardan birinin veya birkaçının görevini tam olarak yapamaması bütün sistemi kilitler.

Sindirimin hemen başında devreye giren tükürük salgısı, besinleri ıslatarak dişler tarafından öğütülmelerini ve yemek borusundan aşağı kaymalarını kolaylaştırır. Bir diğer özelliği kimyasal yapısı sayesinde nişastayı şekere çevirmesidir. Peki ağızda böylesine önemli bir madde olan tükürüğün salgılanmadığını düşünün. Böyle bir durumda ne yediklerimizi yutabilir, ne de ağız kuruluğundan dolayı doğru dürüst konuşabilirdik. Katı hiçbir besin alamaz, sadece sıvı ve sıvıya yakın maddelerle beslenebilirdik.

Midedeki sistemde de mükemmel bir denge söz konusudur. Besinlerin midedeki sindirimi, bu organın içindeki hidroklorik asit tarafından gerçekleştirilir. Ancak bu asit o denli güçlüdür ki, yalnız besinleri değil, mide duvarını bile eritebilecek güçtedir. Fakat bunun çözümü yaratılmıştır elbette: Sindirim sırasında salgılanan mukus adlı bir madde midenin tüm duvarlarını kaplar ve asidin parçalayıcı etkisine karşı mükemmel bir koruma sağlar. Böylece midenin kendi kendini yok etmesi engellenmiş olur. Mukusun bileşimindeki bir hata onun koruyucu özelliğini bozabilir. Oysa, gerek midenin sindirim için kullandığı asitte, gerekse o salgıdan mideyi korumak için ortaya çıkan mukusta kusursuz bir uyum vardır.

Mide boşken, proteinleri yani et gibi hayvansal gıdaları parçalamakla sorumlu salgı midede bulunmaz. Daha doğrusu mide boşken bu salgı tamamen farklı, parçalayıcı özelliği olmayan bir madde olarak midede mevcuttur. Protein içeren bir besin mideye geldiğinde, mideye salgılanan HCL, bu etkisiz maddeyi çok güçlü bir protein parçalayıcısı haline getirir. Böylece mide boş kaldığında bu güçlü protein parçalayıcı, proteinlerden yapılmış olan mideye zarar vermez.

Konuya bir başka açıdan bakalım. Mide asidini üreten mide hücreleridir. Bu hücreler de, vücudun herhangi bir yerindeki diğer hücreler de (örneğin göz hücreleri) aynı hücrenin anne karnında bölünmesiyle oluşmuş kardeş hücrelerdir. Dahası her ikisi de aynı genetik bilgiye sahiptirler. Yani her iki hücrenin bilgi bankasında hem gözün ihtiyacı olan proteinlerin, hem de midede kullanılan asitin genetik bilgisi bulunur. Fakat göz hücresi, milyonlarca bilgi içinde yalnızca göze ait bilgileri, mide hücresi de mideye ait bilgileri kullanır. Peki, göze ait proteinleri niçin ürettiğini bile bilmediğimiz göz hücreleri, bir gün mide asidini üretmeye başlasalar -ki mide asidinin nasıl üretileceğine ait bilgilere gerçekten sahiptirler- sonuç ne olur? İnsan kendi gözünü olduğu yerde eritir ve sindirir.

Kendi içimizdeki mükemmel dengeyi incelemeye devam edelim:

İnce bağırsakta bulunan ve yiyeceklerin posasından gerekli besinleri emen bir pompa (villüs). Bir milimetre karede 200 milyon adet bulunan bu pompalar yaşamınızı sürdürebilmeniz için her saniye çalışırlar. Şekilde pompaların içinde bulunan ve farklı besinleri farklı yollardan vücuda kazandıran özel kanallar (damar, kılcal damar ve lenf damarları) görülüyor.

Sindirim işleminin devamı da aynı derecede planlıdır. Besinlerin sindirim sistemi tarafından parçalanmış, işe yarayan kısımları, ince bağırsak çeperleri tarafından emilerek kana karışır. İnce bağırsağın iç yüzeyi enine kıvrımlarla kaplı olup buruşuk bir kumaşı andırır. Her kıvrımın üzerinde ‘villus’ adı verilen daha küçük kıvrımlar vardır. Bu kıvrımlar sayesinde emme işlemini yapan bağırsak yüzeyleri muazzam bir şekilde artar. Villusların üzerindeki hücrelerin üst kısımlarında da ‘mikrovillus’ denilen mikroskobik uzantılar bulunur. Bu uzantılar birer pompa gibi çalışarak besinleri emerler. Dahası bu pompaların içleri, farklı besinler için farklı iletim yollarıyla döşenmiş kusursuz bir iletim sistemiyle dolaşım sistemine bağlanmışlardır. Böylece bu pompaların emdikleri besinler, dolaşım sistemiyle vücudun her yanına ulaştırılırlar.

Her bir villus yaklaşık olarak 3000 mikrovillusa sahiptir. İnce bağırsağın iç çeperinde bir milimetre karelik alan, 200 milyon kadar mikrovillusla kaplıdır. Bir milimetre karede 200 milyon pompa her an insanın hayatını sürdürmesi için yorulmadan, bozulmadan çalışmaktadır. Bu kadar çok pompa, çok büyük ve geniş bir yüzey buruşturularak, çok küçük bir yere sıkıştırılmıştır. Bu sistem, aldığımız besinlerden vücudumuzun maksimum derecede yararlanmasını, sonuç olarak da hayatımızın devamını sağlar.

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim (Kalp) [4. Sınıf Fen Bilgisi ]

Vücudumuz Bilmecesini Çözelim (Kalp)

https://i0.wp.com/www.gata.edu.tr/cerrahibilimler/kalpdamar/images/dolasim.jpg
İnsan vücudundaki 100 trilyon hücreyi tek tek besleyen dolaşım sistemi. Şekilde kırmızı renkli damarlar oksijence zengin kanı, mavi renkli damarlar az oksijenli kanı gösteriyor .

İnsan vücudundaki 100 trilyon hücreyi teker teker gezen dolaşım sisteminin en önemli elemanı, hiç kuşkusuz ki kalptir. Kalp; kirli ve temiz kanın birbirlerine karışmadan vücudun farklı bölgelerine pompalanmasını sağlayan dört farklı odacığıyla, emniyet sübabı görevi yapan kapakçıklarıyla son derece hassas dengeler üzerine kurulmuş bir tasarıma sahiptir. Hiçbir müdahalemiz olmamasına rağmen yaşamımız boyunca belirli bir tempoda hiç ara vermeden atan kalbimiz, Yaratılışın açık delillerinden biridir.
Henüz anne karnındayken atmaya başlayan kalp, dakikada 70-100 atışlık bir tempoyla yaşam boyunca hiç ara vermeden çalışır; sadece her çarpma arasında yarım saniye dinlenir ve bir gün içinde yaklaşık 10.000 kez atar. Bu rakamı insan ömrünün uzunluğunu gözönüne alarak değerlendirirsek karşımıza hesaplamakta oldukça zorlanacağımız bir rakam çıkacaktır.

İşleyişinde son derece hassas bir düzen olan kalpteki bütün yapılar özel olarak tasarlanmıştır. Kalpte; temiz ve kirli kanın birbirlerine karışmamalarından, vücut basıncının ayarlanmasına, besinlerin tüm vücuda taşınması için gerekli işlemlerden, kanı gerektiği kadar pompalayan sistemlere kadar her detay için farklı bir özellik düşünülmüş ve kalp buna göre dizayn edilmiştir.

Bir tasarım harikası olan kalpte; kesinlikle tesadüfen oluşamayacak komplekslikte bir sistem vardır. Bu özelliklerin hepsi de kendilerini tasarlayanı; yani alemlerin Rabbi, kusursuz ve örneksiz Yaratan Allah’ı bize tanıtırlar. İşte kalbin özelliklerinden birkaçı;

Kalp, vücudun en güvenli yerlerinden birine yerleştirilmiştir: En önemli organlardan olan kalp, yine özel bir tasarımla göğüs kafesinin içinde yer alarak, dışarıdan gelecek darbelere karşı oldukça iyi korunmuştur.

Temiz ve kirli kan hiçbir şekilde birbirine karışmaz: Kalpte temiz ve kirli kan sürekli hareket halindedir. Özel bir doku sayesinde kalp 4 farklı özellikte odacığa bölünmüştür. Sol ve sağ kulakçıktan oluşan üst iki bölüm dolum odacıklarıdır. Kendilerine gelen kanı alttaki karıncıklara yollarlar. Buradaki hassas düzen sayesinde kanlar birbirlerine kesinlikle karışmazlar.

Kan basıncını organlara zarar vermeyecek şekilde ayarlar: Kalbimiz tek bir pompa gibi değil de yanyana duran iki pompa gibi çalışır. Her pompanın kendi kulakçığı ve karıncığı vardır. Bu bölünme aynı zamanda dolaşım sistemini de ikiye ayırır. Kalbin sağ tarafı kirli kanı nisbeten düşük bir basınçla akciğerlere yollar. Sol taraf ise temiz kanı yüksek bir basınçla tüm vücuda pompalar. Bu basınç ayarı vücut için çok önemlidir, çünkü eğer akciğere giden kan, vücuda yayılan kanla aynı basınçta pompalanmış olsaydı, akciğerler bu basınca dayanamayarak parçalanırlardı. Kalpteki mükemmel denge sayesinde akciğerlerde hiçbir zaman böyle bir problem olmaz. Çünkü kalpte kusursuz bir tasarım vardır.

Vücudun ihtiyaç duyduğu, birçok maddenin organlara iletilmesini sağlar: Kalpten gelen temiz kan, aort yoluyla dokulara yollanır ve bütün hücrelere ulaşan damarlar aracılığıyla taşıdığı oksijeni dokulara bırakır. Kan; kılcal damarlardaki bu dolaşım sırasında oksijenden başka içine aldığı hormon, besin ve diğer türden maddeleri de dokulara dağıtır.

Kalp iki farklı özellikte kanı birbirlerine karıştırmadan vücudun farklı bölgelerine pompalayan, dört farklı odacığı, emniyet sübabı görevi gören kapakçıkları bulunan ve son derece hassas dengeler üzerine kurulu, üstün bir tasarıma sahiptir.

Kanın akış yönünü düzenleyen ve son derece uyumlu çalışan kapakçıklara sahiptir: Kalpte her odacığın ağzında yer alan ve kanın akım yönünün tersine dönmesini engelleyen kapakçıklar vardır. Kulakçıklarla karıncıklar arasındaki bu kapakçıklar lifsi dokulardan oluşur. Bunlar çok ince kaslar tarafından tutulmaktadır. Bu kaslardan tek bir tanesi çalışmasa kulakçıklara doğru fazla kan akacağından, bu durumda insanı ölüme kadar götüren ağır kalp yetmezliği ortaya çıkardı. Böyle bir problemle ancak bir hastalık durumunda karşılaşırız. Aksi bir durum hiçbir zaman söz konusu olmaz.

Değişen şartlara göre, gerektiği kadar kan pompalar: Kalbin pompaladığı kan miktarı vücudun ihtiyacına göre değişir. Normal şartlarda kalp dakikada 70 kez atar. Yorucu egzersizler sırasında ise kaslarımız daha çok oksijene ihtiyaç duyduğu için, kalp çalışma temposunu dakikada 180 defaya kadar yükselterek pompaladığı kan miktarını artırır. Böyle olmasaydı ne olurdu? Vücudun daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduğu bir anda, kalp normal bir tempoda çalışsaydı, dengesi bozulacağından vücutta hasarlar meydana gelirdi. Oysa kalbin sahip olduğu mükemmel yapı sayesinde böyle bir şey olmaz. Bizim bir ayarlama yapmamıza gerek kalmadan kalp, pompalanacak kan miktarını kendisi ayarlar.

Kontrolümüz dışında ama gerektiği kadar çalışır: Kalbin pompalayacağı kan miktarını özel bir sinir sistemi kontrol eder. İster uykuda olalım, ister uyanık olalım sinir sistemimiz pompalanması gereken kan miktarı ve kan pompalanış hızını kendiliğinden ayarlar. Nerede, ne zaman, ne kadar kan gerektiğini hiçbir müdahale olmadan ayarlayan kalpteki yapı tek kelimeyle kusursuzdur. Bu sistemi kalp kendi kendine oluşturamayacağına ya da bu mükemmel sistem tesadüfen oluşamayacağına göre, kalp yaratılmıştır. Sonsuz ilim sahibi olan Allah kalbimizi de olabilecek en kusursuz şekilde yaratmıştır.

Kendine has bir elektriksel sistemle çalışır: Kalbin atmasını sağlayan ve kalp adalesi denen kas, vücudumuzda bulunan diğer kasların tümünden farklıdır. Vücuttaki adale hücreleri sadece sinir sistemi uyarıda bulununca kasılırlar. Oysa kalp adalelerinin hücreleri kendi kendilerine kasılırlar. Bu hücrelerde kendi elektriksel akımlarını başlatma ve yayma özelliği vardır. Her bir hücrenin bu yeteneği olmasına karşın hiçbiri birbirinden bağımsız olarak kasılmaz ve kendilerini kontrol eden elektriksel sistemin talimatına aykırı hareket etmez. Yani biri kasılırken diğeri gevşemek suretiyle kalbin çalışmasını sekteye uğratacak bir kargaşaya düşmezler. Bir zincir halinde duran bu hücreler elektriksel sistemden gelen emirle hep birlikte hareket ederler. Yine kusursuz bir uyum söz konusudur.

Kaynak: Muhammedhasenoğlu.com

Biyoloji 2009-2010 Zümre Tutanağı

MUŞ ANADOLU TEKNİK, TEKNİK LİSE ve ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ
2009�2010 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1.DÖNEM
BİYOLOJİ DERSİ ZÜMRE ÖĞRETMENLERİ TOPLANTI TUTANAĞIDIR

ZÜMRE NO:1
DERSİN ADI:BİYOLOJİ
ZÜMRE BAŞKANI: Seyfettin BALLI
TOPLANTI YERİ: ÖĞRETMENLER ODASI
TOPLANTI TARİHİ:05.09.2010
TOPLANTI SAATİ:11.00
TOPLATIYA KATILANLAR: Seyfettin BALLI, Kader ZENGİN

GÜNDEM MADDELERİ:
1-Açılış ve yoklama.
2-2008-2009 eğitim ve öğretim yılı toplantı tutanaklarının gözden geçirilerek değerlendirilmesi.
3-Ders işlenişinde uygulanacak ortak yöntem ve tekniklerin tespiti, başarının artırılması ile ilgili yöntemlerin belirlenmesi.

4-2008-2009 da Bakanlık müfettişleri tarafından gerçekleştirilen genel denetim sonuçlarının değerlendirilmesi.
5-Milli Eğitim Temel kanunun okunması(1739T.D.)
6-.Atatürk inkılâp ve ilkelerini öğretim esasları yönergesi(2104-2212T.D.)
7-Biyoloji dersi müfredatlarının incelenmesi(2484 STD).(Değişen 10.sınıf biyoloji dersi müfredatının gözden geçirilmesi).
8-Ödev yönetmeliğinin okunması.Ödev konularının belirlenmesi,ödev konularının öğrenciye verilmesi tarihlerin tespiti.
9-Ölçme ve değerlendirme.
10-Ünitelendirilmiş yılık planların ve ders planlarının 2551 sayılı tebliğler dergisinde yer alan plana uygun yapılması.
11-Diğer zümre öğretmenleri ile işbirliği.
12-Dilek ve temenniler.
Gündemin uygulamalar bölümüne geçildi;

1-Biyoloji dersi zümre öğretmenler toplantısı 05/09/2009 tarihinde öğretmenler odasında biyoloji öğretmeni Kader ZENGİN� in katılımıyla Seyfettin BALLI�nın başkanlığında başlamıştır.
2-Biyoloji öğretmeni Seyfettin BALLI bir önceki yılın zümre kararlarını okudu. 2008-2009 eğitim-öğretim yılında biyoloji dersi ile ilgili faaliyetlerin zümre kararları doğrultusunda yürütüldüğü tespit edildi.Sınıf ve şubelerde yıl sonu başarının iyi düzeyde olduğu görüldü. 2008-2009 dan itibaren genel olarak alınan öğrencilerin başarı durumuna göre alınmasının okul başarısını ve öğrencilerin YGS ve LYS deki başarılarını arttıracağı tespit edildi. Gerçek başarının yakalanması için bizimde öğrencilerimize daha çok test çözdürme ve kitap okuma alışkanlığını geliştirme yönünde onları yönlendirmemiz gerektiği tespit edildi.
3-Biyoloji derlerinin öğrenciye sevdirilerek işlenmesi önemli olduğunu söyleyen Kader ZENGİN
önceden öğrencilere konuların ilginç yönleriyle ödev olarak verilmesi ve derslerin öğrencinin ilgisini çekecek bu ilginç yönleriyle öğrenciye işletilmesi gereğini vurguladı. Hem bizim öğrencilere yönelteceğimiz sorular hem de öğrencilerin birbirlerine yönelteceği sorular öğrencinin derse ilgisini arttıracaktır.Derse geçmeden önce öğrenci tarafından bilinmesi zor kavramlar önceden tahtaya yazılarak açıklanacaktır.
Seyfettin BALLI :Yazı tahtasının sol üst köşesinden başlayarak kullanılması örencinin algılaması açısından önemlidir.Ders araç gereçlerinin mümkün oldukça ders ortamında kullanılması,laboratuar ve laboratuar araçlarının kullanılması,mikroskop ve diğer araçların kullanılması öğrencimiz için son derece önemlidir.Öğrenciye önyargılı değil pozitif yaklaşım göstermeliyiz.Eleştirilerimiz incitici olmamalı.
Dersler aktif tartışma,soru cevap,uygulama ve beyin fırtınası yaratılarak işlenecektir.Her dersin sonunda bir sonraki haftaya yönelik kısa sorularla ödevlendirme yapılacak ödevlerde kontrol edilecektir.
Öğrencinin derse hazırlıklı gelmesi sağlanacaktır.Verilecek ödevler ve ödevlerin sürekli kontrolü öğrencinin derse hazırlıklı gelmesini sağlayan en önemli etkendir.
Öğrenci aileleri ile diyalog gerçekleştirilerek öğrencilerin çalışması sağlanacak başarıda velinin ortaklaşması sağlanacaktır.Kitap ve defter taşımalarını aile ile işbirliği içinde sağlamalıyız.
Lise 11 ve 12. sınıflarda test çözümlerine ağırlık verilecektir.Bu yolla öğrencilerimizin sınavlara aktif olarak hazırlanması sağlacaktır.
Öğrenci başarısının istenen düzeye ulaşması için laboratuar koşullarından azami derecede faydalanmalarını sağlamak gerekir.Laboratuarlarda öğrenci güvenliğini sağlamak esastır.
4-2008-2009 Öğretim yılında gerçekleştirilen genel denetim sonuçlarına göre başarılı bir eğitim ve öğretim yılı geçirdiğimizdir.Dersleri öğrencilerin düzeyini dikkate alarak
işlemek,öğrencilerimizi mesleki alanda yetişirken aynı zamanda onlara üniversiteyi hedeflemelerini sağlamak zorundayız.Bu bakımdan okulumuzun öğrencilerinin başarısını arttırmak bizim için çok önemlidir.
5-Milli Eğitim Temel kanunun maddeleri Seyfettin Ballı tarafından okundu.
6-Seyfettin Ballı 2488 sayılı tebliğler dergisinde belirtilen Atatürkçülük konuları , 2104 ve 2212
sayılı T.D. yayınlanan ATATÜRK ilke ve inkılapları çerçevesinde yıllık planlarda
Atatürkçülük ile ilgili konulara ayrıntılı bir şekilde yer verilmesi ve konuların derslerde işlenmesi gerektiğini açıkladı.
7-Biyoloji derslerinin müfredat programları incelenerek gözden geçirmiş.Sınıflar düzeyinde 2009 2010�da 10.sınıfların müfredatının değiştiği görülmüş ve müfredat gözden geçirilerek incelenmiştir.Sınıflar düzeyinde biyoloji dersi müfredatları ve üniteler:

9.SINIFLARDA 10.SINIFLARDA
11.SINIFLARDA
12.SINIFLARDA

Hücre,Organizma
Ve Metabolizma Canlılarda enerji dönüşümü Dokular Canlılarda Enerji Dönüşümü
Canlıların Sınıflandırılması ve Biyolojik Çeşitlilik
Hücre bölünmesi ve üreme
Denetleyici ve Düzenleyici Sist. Genetik Bilgi Taşıyan Moleküller
Bilinçli Birey-
Yaşanabilir Çevre Ekosistem ekoloji Destek ve Hareket Sist. Kalıtım
Sindirim sist. Popülasyon Genetiği

Taşıma ve Dolaşım Sist Biyoteknoloji ve Genetik Müh
Solunum Sistemleri
Boşaltım Sist.

8- Seyfettin BALLI;ödevler öğrencilere (dönem ödevi) 18 Ekim-30Ekim 2009 tarihleri arasında belirlenerek duyurulacak,2-6 Kasım2009tarihleri arasında öğrencilere verilecek,1Mayıs-10Mayıs 2010 tarihleri arasında alınarak değerlendirilecektir.

Ödev konuları aşağıdaki gibi tespit edildi;
9.Sınıf Ödevleri
1. Büyük kartona hücre çizimi
2. Biyoloji uygulama alanları
3. TUBİTAK kurumunun özelliği ve çalışması
4. Vitamin eksikliğine bağlı hastalıklar
5. Çevremizdeki önemli kirlilik nedenleri
6. Guruplara göre canlılar aleminin sınıflandırılması ve genel özellikleri
7. Öğrencilerin kendi seçtigi müfredata uygun bir konu

10.Sınıf (yeni) ödevleri
1. Canlılarda enerji üretim biçimleri
2. Oksijenli solunum ve aşamaları
3. Oksijensiz solunum ve çeşitleri
4. Mayoz bölünmeni canlılar için önemi
5. Mayoz bölünme ve üreme
6. Fermantasyon uygulamaları
7. Fotosentez aşamaları
8. Işık reaksiyonları safhası
9-Karanlık reaksiyonlar safhası
10-Ekosistemimizi etkileyen faktörler
11-Küresel ısınma,küresel kirlilik

11.sınıf ödevleri
1.Yaprak enine kesitinin mikroskopta incelenmesi ve çizimi
2.Hormonların yapıları ve etki şekilleri
3.Çevre kirliliği ile oluşan solunum yolu hast. ve özellikleri
4.Bir nefron çizimi yapılarak süzülme olayını açıklama
5.Bitkilerde hormonal düzenleme nasıl olur?
6.İnsanda kan dolaşımının renkli tab. Çizimi
7.Kan gruplarının özellikleri ve grupların tespit edilmesi, kan alıp verme olayı
8.İskelet sist. Bozuklukları ve korunma yolları.
9.Öğrencilerin kendi seçtiği müfredata uygun bir konu
12.Sınıf veE11.sınıf ödevleri
1. Kalıtımla ilgili 20 problem ve çözümü
2. Populasyon genetiği ile ilgili 20 problem ve çözümü
3. Çiçekli bitkilerdeki üremeyi çizimle anlatma
4. Mayoz bölünmeyi çizimle anlatma
5. Fotosentez olayının önemi ve işleyiş mekanizması
6. Oksijenli solunum olayının işleyiş mekanizması
7. Fermantasyon olayı ve önemi
8. Protein sentezinin sıralı oluşumunun açıklanması
9. Türkiye ve genetik.
10. Öğrencilerin kendi seçtiği müfredata uygun bir konu

Ödevler değerlendirilirken ve laboratuar çalışmalarında aşağıdaki esaslar göz önüne alınacaktır.

ÖDEV DEĞERLENDİRİLMESİ LAB.ÇALIŞMASI DEĞERLENDİRİLMESİ
Tertip düzen = 10 puan Deney planı = 15 puan
K.kavrama ve yorum = 30 puan Deney hazırlığı = 15 puan
Yazım=10 puan Deney yapılışı = 50 puan
Kaynak kullanma ve belirtme = 25 puan Deney sonucu = 20 puan
Planlama = 10 puan –
Sınıfa sunuş = 15 puan –
Toplam = 100 puan Toplam = 100 puan

Ödevler değerlendirilecek öğrencilere geri verilecek ve bir yıl saklamaları söylenecektir.

9-Ölçme ve değerlendirme.
9. sınıflarda her bir dönem iki yazılı yapılacaktır.I.dönem yazılıları;1.yazılı kasımın II.haftasında,2.yazılı ocağın II. haftasında yapılacak.II.dönem yazılıları ise;1.yaz. NisanınII. haftasında,2.yazılı Haziranın I.haftasında yapılacaktır.
10. sınıflarda her bir dönem iki yazılı yapılacaktır.I.dönem yazılıları;1.yazılı kasımın II.haftasında, 2. yazılı ocağın II. haftasında yapılacak. .II.dönem yazılıları ise;1.yaz. Nisanın II. haftasında,2.yazılı Haziranın I.haftasında yapılacaktır.
11. sınıflarda I.dönem yazılıları; 1.yazılı Kasımın I. haftasında,2.yazılı aralı ayının IIhaftasında,3.yazılı ocağın II. haftalarında, II.dönem yazılıları da ; 1.yazılı martınV.,2yazılı mayısın I.ve 3.yazılı haziranın II. haftası olmak üzere her bir dönem üçer tane olmak üzere yapılacaktır.
12. sınıflarda I.dönem yazılıları; 1.yazılı Kasımın I. haftasında,2.yazılı aralı ayının IIhaftasında,3.yazılı ocağın II. haftalarında, II.dönem yazılıları da ; 1.yazılı martınV.,2yazılı mayısın I.ve 3.yazılı haziranın II. haftası olmak üzere her bir dönem üçer tane olmak üzere yapılacaktır.

SINIF 1. YAZILI 2. YAZILI 3. YAZILI
BİYOLOJİ 9 I. DÖNEM Kasım 2. Hafta Ocak 2. Hafta
II. DÖNEM Nisan 2. Hafta Haziran 1. Hafta
BİYOLOJİ 10 I. DÖNEM Kasım 2. Hafta Ocak 2. Hafta
II. DÖNEM Nisan 2. Hafta Haziran 1. Hafta
BİYOLOJİ 11 I. DÖNEM Kasım 1. Hafta Aralık 2. Hafta Ocak 2. Haftası
II. DÖNEM Mart 5. Hafta Mayıs 1. Hafta Haziran2.Haftası
BİYOLOJİ 12 I. DÖNEM Kasım1. Hafta Aralık2. Hafta Ocak 2. Haftası
II. DÖNEM Mart 5. Hafta Mayıs 1. Hafta Haziran2.Haftası

-Bütün sınıf ve şubelerde biyoloji derslerinde her dönem ikişer sözlü notu kullanılacaktır.

Kader ZENGİN;her yazılı bir ders saatini geçmeyecek şekilde,sorular net ve çok sayıda olacak şekilde hazırlanıp mümkünse fotokopileri çekilerek sınavların yapılması gerektiğini söyledi.Ayrıca sorular sınıf seviyelerine uygun hazırlanmalıdır dedi. Zümrelerce alınacak karar gereği olarak 2. veya 3.sınavın ortak ve test olarak yapılmasının uygun olacağı,yazılıdan önce cevap anahtarı hazırlanıp not baremleri üzerinde gösterilecek.ağıtlar okunurken yanlışların altı çizilecek dedi.
Yazılı soruları sorulurken en kolay olan sorulardan başlanacak. En çok hangi sorularda ortak hata veya cevaplayamama durumu gözlenirse o sorular öğrencilere açıklanacak,daha sonraki bu durumlara dikkat edinilecek. Gerektiğinde test sınavı da yapılacak.
Sözlü değerlendirmeler çok yönlü yapılacak,öğrencinin tuttuğu defter,sınıftaki etkinlikler,diğer ders dışı faaliyetleri ,davranışları göz önünde tutulacak dedi.

10-Ünitelendirilmiş yılık planların ve ders planlarının 2551 sayılı tebliğler dergisinde yer alan plana uygun yapılması.
Derlerin yıllık planları dersin müfredat programına göre hazırlanacaktır.
10. sınıflar Biyoloji dersinin değişen müfredat programı dikkate alınarak 10.sınıf biyoloji dersi yıllı planı hazırlanacaktır
Yıllık planda işlenecek konu ile ne amaçlanıyorsa bu amaç konunun karşısına aynen yazılacak. Hangi konuda hangi zümre öğretmenlerinden yararlanılacaksa karşısına yazılacak. Okuldaki araç gereç tespit edilecek planlama ona göre yapılacak. Planda sapmalar olursa plan üzerine not alınıp daha sonraki planlamada esas alınacak.
Yıllık planlara göre günlük planların yapılması esastır.Günlük plansız ve hazırlıksız derse girilmeyecektir.

11-Diğer zümrelerle işbirliği
Biyoloji dersinin yakın işbirliği içinde olacağı zümreler coğrafya,matematik,fizik,kimya ve edebiyat zümreleridir.

� Genetik konusunda matematik öğretmeni ile (olasılık kuralları ile ilgili olarak )
� Populasyon ve genetiği konusunda coğrafya öğretmeni ile,
� Sinir sist. Konusunda psikoloji öğretmeni ile,
� İmpuls iletimi konusunda fizik öğretmeni ile(elektiriksel iletim ile ilgili olarak)
� Çevre konularında coğrafya ve kimya öğretmeni ile,
� İskelet ve hareket sistemi Beden eğitimi öğretmeni ile,
� Hücre ve canlıların temel bileşenleri konularında kimya öğretmeni ile işbirliği(atom,bileşik , moleküllerin yapısıyla ve moleküller arasındaki bağlarla ilgili olarak) yapılacaktır.
Öğrenci, öğretmen davranışları gençlik sorunları ile ilgili konularda okul rehber öğretmeni ile görüşülecektir.

ZÜMRE TOPLANTISINDA ALINAN KARARLAR:
1. Lise son sınıflarda test çözümüne ağırlık verilecek.
2. Öğrencilere derslerle ilgili ilginç sorular sorulacak ,öğrenciler aktif hale getirilecek.
3. Derse başlarken konunun ilginç ve güncel yönü yakalanıp ilgi çekilecek.
4. Kavramlar mutlaka tahtaya yazılacak.
5. Tahta soldan başlanmak suretiyle düzgün kullanılacak.
6. Ders anlatımı tek düze olmayacak.
7. Öğrenciler ile iyi diyalog kurulacak
8. Velilerle iş birliği sağlanacak.
9. Öğrencilerin defter ve kitap taşımaları sağlanacak.
10. Öğrencilerin derse hazırlıklı gelmeleri sağlanacak.
11. Sözlü notları en iyi öğrencilerden başlanarak verilecek.
12. Zümre öğretmenleri sürekli bilgi alış verişinde bulunacak.
13. Yazılı soruları net ve sınıf seviyesine uygun olacak

12-Dilek ve temenniler.
Toplantıda söz alan biyoloji öğretmeni Kader ZENGİN 9. sınıflara gelecek öğrencilerin düzeylerini belirlemek için 8. sınıf fen ve teknoloji dersindeki biyoloji konularına yönelik çok sorulu bir test uygulanmasının başarı açısından faydalı olacağını söyledi. Toplantının hepimize hayırlı olmasını diliyorum dedi.
Toplantıya başkanlık eden Seyfettin BALLI alınan kararlara uyma konusunda sıkıntı çekmeyeceğimizi umuyor ve toplantının sonuçlarını hayırlı olmasını diliyorum dedi ve toplantı sona erdi.

Yukardaki düşünce ve görüşler oy birliği ile kabul edilmiştir.

Seyfettin BALLI Kader ZENGİN
BİY.ÖĞR. BİY.ÖĞR.

UYGUNDUR
05/09/2010
Şeyhmus YENTÜR
OKUL MÜDÜRÜ

8.SINIF FEN BİLGİSİ SORU VE CEVAPLARI 8.SINIF FEN BİLGİSİ SORU VE CEVAPLARI 1

8.SINIF FEN BİLGİSİ SORU VE CEVAPLARI

1- Pozitif (+) ve negatif (-) elektrikle yüklenmiş atom ve atom gruplarına ne ad verilir?

A ) Elektron B ) İyon C ) Nötron D ) Proton

2- Kalıtsal karakterlerin nesilden nesile aktarılmasını sağlayan yapılar nelerdir?

a)Çekirdekçik b)Kromozomlar c)Çekirdek zarı d)Lizozom

3- –2 yüklü bir iyonun +2 yüklü hale geçmesi için aşağıdakilerden hangisini yapması gerekir?

A ) 4 elektron alması B ) 4 elektron vermesi C ) 2 proton vermesi D ) 4 proton vermesi

5- K – 2, L+2, M – 3, N+1 iyonlarının elektron sayıları eşit olduğuna göre, hangisinin atom numarası en küçüktür?

A) K B) L C) M D) N

6- Zıt yükü iki iyonun birbirini çekmesi sonucu oluşan bağa ne ad verilir?

a)İyonik bağ b)Kovalent bağ c)Epik bağ c)Sıkı bağ

7- 2X ? 2CaO + 2CO2 Denkleminde, X maddesinin molekül formülü nedir?

A ) Ca2CO3 B ) Ca2C2O4 C ) CaCO3 D ) CaO4

8- YCH3O + 5O2 ? 4CO2 + 6H2O Denkleminde Y ile belirtilen yere aşağıdakilerden hangisi yazılmalıdır?

A ) 12 B ) 8 C ) 6 D ) 4

9- C2H5OH + XO2 ? 2CO2 +3H2O Denkleminde X’in değeri hangisidir?

A ) 4 B ) 3 C ) 2 D ) 3/2

10- CaCl2 + X ? CaSO4 + 2NaCl Denkleştirilmiş tepkime denkleminde X ile belirtilen bileşiğin yapısında aşağıdakilerden hangisi bulunmaz?

A ) Na B ) S C ) O D ) Cl

11- Aşağıdaki göz kusurlarından hangisi tedavi edilemez?

A ) Renk körlüğü B ) Miyop C ) Katarkt D ) Astigmat

CEVAPLAR:
1-B  2-B  3-B  5-D  6-A  7-C  8-D  9-B  10-D 11-A

8.SINIF FEN BİLGİSİ SORU VE CEVAPLARI-2

1.

Aşağıdakilerin hangisinde daha yüksek dirençli uzun iletgen tel kullanılır.?

A)Ütüde  B)Sigortada  C)Radyoda   D)Lambada

1.

Aşağıdakilerden hangileri mitoz bölünme sonrası oluşmaz?

I.Karaciğer hücresi

II.Epitel hücresi

III.Eşey hücresi

A)I B)III C)I-III D)II-III

3.   Aşağıdakilerden hangisi vücudumuzdaki zararlı maddenin dışarı atılmasında gerekli değildir.?

A)Karaciğer B)Böbrek C)Akciğer D)Deri

4.   Vücutta spermlerin meydan geldiği üreme organı aşağıdakilerden hangisidir.?

A)Testis B)Uterus C)Böbrek D)Ovaryum

5.   Eşeyli üreme mekanizmasında erkek üreme hücresi ile dişi üreme hücresinin birleşmesi olayına ne denir?

A)Tozlaşma B)Gelişme C)Büyüme D)Döllenme

6.   Farklılaşma olayı ile organ ve dokuların oluşmasına sebep olan yapı hangisidir?

A)Zigot B)Morula C)Yumurta D)Embriyo

7.   Aşağıdakilerden hangisi kalıtsal özellikler grubuna girmez?

A)Göz Rengi B)Saç rengi C)Vücut Ağırlığı D)Kan grubu

8.   Aşağıda verilenlerin hangisinde oluşabilecek zararlı bir mutasyon sonraki memelilere aktarılmaz?

A)Yumurta B)Sperm C)Zigot D)Beyin

9.   Genlerin çevre ile etkileşmesine ne ad verilir?

A)Mutasyon B)Modifikasyon C)Adaptasyon D)Doğal seleksiyon

10.   Kromozom sayısı 2n=20 olan hücre bir mayoz bölünme geçirirse kromozom sayısı kaç olur?

A)40 B)20 C)10 D)5

Cevap anahtarı

1)A 2)B 3)A 4)A 5)D 6)D 7)C 8)D 9)B 10)C

ALINTI

8.SINIF FEN BİLGİSİ SORU VE CEVAPLARI-3

1-Aşağıda kimyasal bağlarla ilgili verilenlerden hangisi

yada hangileri doğrudur ?

I .Ametal atomları arasında kovalent bağ vardır.

II .Atomlar yük bakımından kararlı hale geçerken kimyasal

bağ oluştururlar

III. İyonik yapılı bileşiklerin sulu çözeltileri elektrik akımını

iletirler.

A) yalnız I B) I , II

C) I , III D) I , II , III

2-Aşağıda atom numarası ve elektron sayısı verilen atomlardan

hangisi anyon halindedir ?

Atom No Elektron sayısı

A) 18 18

B) 16 18

C) 11 10
D) 3 2

3- CxH8 + YO2 ______ 3CO2 +ZH2O
Denkleştirilmiş tepkimesine göre X ,Y ,Z kat sayıları kaçtır?

X Y Z

A) 3 1 4

B) 5 2 1

C) 2 3 4

D) 3 5 4

4-Magnezyum oksijenle tepkimeye girdiğinde magnezyum oksit

bileşiği oluşuyor. tepkimeye giren magnezyum 24 gram oluşan

bileşik 40 gram olduğuna göre tepkimeye giren oksijenin ürüne

oranı nedir ?

A) 1,2 B) 0,8

C) 0,4 D) 0,2

5-I .İyonik veya kovalent yapılı olması

II .Sulu çözeltilerinin elektrik akımını iletmeleri

III. Turnusol kâğıdının rengini değiştirmesi

Yukarıda verilenlerden hangileri tuzların ortak

özelliklerindendir ?

A) yalnız I B) yalnız III

C) I ve II D) II ve III

6-I .Riboz III .Adenin

II .Fosfat IV .Timin

Yukarıda verilen moleküllerden hangileri hem DNA

hem de RNA de kullanılır ?

A) I ve III B)II ve III

C)I ve IV D) I , III , IV

7-Otçul memeliler aldıkları besinlerde bulunan selülozu

parçalayamaz memelilerin sindirim kanalında yaşayan

bir bakteri türü selülozu parçalayarak memeliye glikoz

sağlar.

Aşağıdakilerden hangisi verilen olayla benzerlik gösterir ?

A)Sivri sineklerin insan kanını emmesi

B)Fasulye bitkisi ile köklerinde yaşayan azot bakterileri

C)Köpek balıklarının parçaladıkları besinlerle beslenen

küçük balıklar

D)İnsanda deri altına yerleşerek sulu ve kaşıntılı yaralara

sebep olan mantarlar

8-I . CO2

II .O2
III. Enerji

Yukarıdakilerden hangisi fotosentez sırasında bitki tarafından

Hem üretilir hem de tüketilir ?

A) yalnız III B)Yalnız I

C) II ve III D) I , II , III

9-Dişi arı larvaları sütle beslenirlerse kraliçe arı polen tozuyla

beslenirlerse işçi arılar oluşur bu olay hangisi ile açıklanır ?

A)Evrim

B)Doğal seleksiyon

C)Modifikasyon

D)Adaptasyon

10-Bir hücre arka arkaya iki mitoz bir mayoz bölünme geçirirse

kaç hücre meydana gelir ?

A) 16 B) 8

C) 4 D) 2

CEVAP ANAHTARI

1-D 2-B 3-D 4-C 5-C 6-B 7-B 8-A 9-C 10-A